Özel Analiz: Hyperliquid, Zincir Üstü Vadeli Pazarında Rekor Hacim ve Liderlik!

0

Hyperliquid protokolü, Mart 2025’teki rekor hacimleri ve %70’e varan pazar payıyla zincir üstü perpetual vadeli işlem piyasasında liderliğini pekiştirirken, merkezi borsalardan DeFi’ye yönelen eğilimi gözler önüne seriyor.

Hyperliquid _KB

  • Zincir üstü (on-chain) perpetual vadeli işlem protokolü Hyperliquid, 2025 yılında merkeziyetsiz türev piyasasında adeta rüzgâr estiriyor.
  • Mart 2025’te 175 milyar dolarlık işlem hacmine ulaşarak rekor kıran platform, Nisan ayının ilk yarısında da 83 milyar dolar hacim gerçekleştirerek ivmesini sürdürdü.
  • Bu muazzam büyüme sayesinde Hyperliquid, onchain perpetual pazarında yaklaşık %70 pazar payına erişti.
  • Merkeziyetsiz perpetual (süresiz) vadeli işlemlere artan ilginin arkasında; yüksek kaldıraç imkânı, akıllı kontrat güvenliği ve merkezi borsalara yönelik iflas endişeleri gibi faktörler yatıyor.
  • Bu gelişmeler, Hyperliquid’i rakip protokollerin (GMX, Jupiter, Vertex Edge) önüne taşırken, zincir üstü türev ürünlerinin yapısal avantajları yatırımcı tercihlerinde kalıcı değişiklikler yaratmaya başladı.

Mart 2025’te Rekor Hacimler ve Nisan İvmesi

Hyperliquid, 2025 yılının ilk çeyreğinde zincir üstü vadeli işlem piyasasında eşi benzeri görülmemiş hacimlere ulaştı. Mart 2025 ayında platformda toplam 175 milyar dolar işlem hacmi gerçekleşerek tüm zamanların rekoru kırıldı. Sadece Nisan 2025’in ilk yarısında ise 83 milyar dolar hacme ulaşılması, bu ivmenin sürdüğünü gösteriyor. Karşılaştırma yapmak gerekirse, Hyperliquid’in haftalık işlem hacminin 40-50 milyar dolar bandına yerleştiği bildiriliyor​. Bu performans, platformun popülaritesinin nasıl hızla arttığını ortaya koyuyor. Nitekim Hyperliquid’in faaliyete geçtiği tarihten bu yana gerçekleşen toplam perpetual işlem hacmi 1 trilyon doları aşmış durumda​.

Bu büyümenin arkasında, platformun teknik üstünlükleri ve kullanıcı dostu yaklaşımı var. Hyperliquid kendi yüksek performanslı özel blockchain’i üzerinde çalışarak işlem ücreti (gas) ödemeden alım-satım imkânı sunuyor. Blok sürelerinin kısalığı ve ölçeklenebilirlik sayesinde, yoğun piyasa koşullarında bile kesintisiz işlem yapılabiliyor. Sonuç olarak, Hyperliquid üzerindeki günlük işlem hacmi ortalama 6-7 milyar dolar seviyelerine kadar yükselmiş durumda. Örneğin, 19 Ocak 2025’te platformda günlük hacim 21 milyar dolara ulaşarak yeni bir zirve yaptı ve o gün zincir üstü perp piyasasının yaklaşık %65’ini tek başına karşıladı. Bu rakamlar, merkeziyetsiz bir protokol için büyük bir dönüm noktasına işaret ediyor.

Pazar Payında %70’lik Dominasyon

Hyperliquid’in işlem hacmindeki patlama, pazar payına da doğrudan yansıdı. 2024 başlarında onchain perpetual pazarında nispeten yeni bir oyuncu olan Hyperliquid’in pazar payı yaklaşık %13 düzeylerindeydi​. Ancak sadece bir yıl gibi kısa bir sürede bu oran katlanarak arttı. Mart 2025 itibarıyla Hyperliquid’in zincir üstü perpetual vadeli işlem pazarındaki payı %59 civarına ulaşarak en yakın rakiplerini açık ara geride bıraktı​. Nisan 2025 ortasında ise bu payın %70 eşiğine yaklaştığı belirtiliyor.

Bu büyüme oranı, merkeziyetsiz borsa sektöründe benzeri az görülen bir başarıya işaret ediyor. Karşılaştırma yapmak gerekirse, bir dönem zincir üstü perpetual denince akla ilk gelen isim olan dYdX’in pazar payı aynı dönemde adeta eridi. 2024 başında %13 civarında pazar payına sahip olan dYdX, Mart 2025’te sadece %2,7 seviyesine geriledi. Bu düşüşün temel nedeni, kullanıcıların daha hızlı, daha basit ve modern alternatif platformlara yönelmesi oldu​. Hyperliquid ise bu dönemde “yeni standartları” belirleyen protokol olarak öne çıktı. Şubat 2023’te piyasaya girdiğinde yalnızca %0,3 pazar payı olan Hyperliquid, Nisan 2024’te dYdX ile neredeyse başa baş bir seviyeye (%19,5’e karşı %19,6) ulaştı; sonraki aylarda ise sektörde dominant konuma yükseldi. Bu veriler, Hyperliquid’in kısa sürede yakaladığı ivmeyle rakiplerinin pazar payını kendi lehine nasıl hızla değiştirdiğini ortaya koyuyor.

Neden Zincir Üstü Perpetual’ler? – Kaldıraç, Güvenlik ve Güven

Merkeziyetsiz perpetual vadeli işlemlere ilginin bu denli artmasının arkasında, kripto yatırımcılarının ve trader’ların değişen tercihlerinin büyük payı var. Kaldıraç kullanımı bunların başında geliyor. Perpetual (süresiz) vadeli kontratlar ilk olarak merkezi borsalarda popülerlik kazandı; zira kullanıcılar bu enstrümanlar sayesinde hem yükselişe hem düşüşe oynayabiliyor ve yüksek kaldıraç ile pozisyon açabiliyordu​. Uzun süre DeFi tarafında bu esneklik eksik kalmıştı. Ancak Hyperliquid gibi protokoller, artık 50 kata kadar kaldıraç imkânını merkeziyetsiz ortamda sunarak bu açığı kapatmaya başladı​. Örneğin Hyperliquid üzerinde kullanıcılar, merkezi borsalardakine benzer oranlarda kaldıraç kullanarak işlem yapabiliyor. Bu sayede tecrübeli trader’lar, fonlarını borsaya yatırmak zorunda kalmadan risk yönetimi yapabiliyor.

Bir diğer kritik etken, akıllı kontrat güvenliği ve kullanıcı fonlarının kendi kontrolünde olması. Merkezi borsalar derin likidite ve kullanım kolaylığı sunsa da, geçmişte yaşanan örnekler yatırımcı güvenini sarstı. Özellikle 2022 sonlarında FTX borsasının çöküşü, sektörde deprem etkisi yaratarak birçok kullanıcının varlıklarını merkezi platformlardan çekmesine yol açtı. Bu dönemde DeFi protokolleri önemli bir alternatif olarak öne çıktı​. Zincir üstü uygulamalar şeffaf yapıları sayesinde kullanıcıların fon hareketlerini ve rezervlerini anlık olarak takip etmesine imkân tanıdı. Nitekim FTX skandalının hemen ardından merkezi borsalardan kaçan kullanıcılar, merkeziyetsiz borsalarda rekor işlem hacimleri oluşturdu; zincir üstü perpetual platformların günlük hacmi o dönemde 5 milyar dolarla rekor seviyelere ulaşmıştı​. Bu gelişmeler, iflas endişeleri yaşayan yatırımcıların güvenli liman arayışında DeFi’a yöneldiğini net biçimde gösteriyor.

Merkezi borsalara duyulan güven eksikliği, Hyperliquid gibi protokollerin cazibesini artıran bir diğer faktör. Merkezi platformlarda kullanıcılar varlıklarının saklanması ve işlemlerin gerçekleşmesi konusunda borsaya güvenmek zorunda. Oysa Hyperliquid’de işlemler akıllı kontratlar ile otomatik ve önceden belirlenmiş kurallarla yürütülüyor. Her şey zincir üzerinde kayıt altına alındığı için manipülasyon veya fonların zimmete geçirilmesi gibi riskler asgariye iniyor. Coinshares analizinde belirtildiği üzere, merkezi borsalardaki şeffaflık eksikliği ve fonların tek elde toplanması riskleri, kullanıcıları kendi varlık kontrolünü ellerinde tutabilecekleri DeFi platformlarına yöneltti​. Elbette akıllı kontrat tabanlı sistemlerin de teknik riskleri (hack, bug vb.) yok değil; ancak birçoğu denetimlerden geçerek güven kazandıkça, kullanıcılar gözünde “kodun yasası”, kötü niyetli aktörlere karşı daha güvenilir bir alternatif haline geliyor.

Ayrıca, zincir üstü perpetual platformlar küresel ve izinsiz erişime açık olmalarıyla da ilgi görüyor. Örneğin Hyperliquid’de işlem yapmak için herhangi bir KYC doğrulaması gerekmiyor; sadece bir kripto cüzdanı yeterli. Bu da belirli coğrafi kısıtlamalara veya düzenleyici engellere takılmadan herkesin katılabilmesi anlamına geliyor. Sonuç olarak, kaldıraçlı işlem yapma ihtiyacı duyan, aynı zamanda fonlarının güvende olmasını isteyen ve merkezi aktör riskinden kaçınan yatırımcılar için Hyperliquid gibi merkeziyetsiz türev protokolleri cazip bir seçenek haline geldi.

Binance ile Kıyaslama: Merkezi ve Merkeziyetsiz Dünyalar

Hyperliquid’in yükselişi, merkezi kripto türev borsalarıyla kıyaslandığında da dikkat çekiyor. Her ne kadar toplam vadeli işlem hacimlerinde halen Binance gibi devler başı çekse de, Hyperliquid gibi DEX’ler aradaki farkı hızla kapatıyor. Örneğin 2025 başları itibarıyla Hyperliquid’in günlük hacmi, Binance’in vadeli işlem hacminin yaklaşık %9’una ulaşmış durumdaydı​. Bu oran altı ay önce sadece %2 seviyesindeydi; yani DeFi cephesinin piyasa liderine karşı payı katlanarak artıyor. Hatta bazı analistler mevcut büyüme trendi devam ederse yıl sonuna kadar Hyperliquid’in Binance’in hacminin %20’sine erişebileceğini öngörüyor​.

Merkezi borsaların halen derin likidite avantajı ve oturmuş kullanıcı tabanı bulunuyor. Binance, yüzlerce işlem çifti, itibari para entegrasyonu ve yüksek işlem hacmi ile şu an için toplam piyasada aslan payını elinde tutuyor. Ancak Hyperliquid örneği, merkeziyetsiz platformların doğru stratejiyle bu alanda pay alabileceğini kanıtladı. Nitekim 2025 ilk çeyrek verilerine göre Hyperliquid, küresel vadeli işlem hacmi sıralamasında 8. sıraya yükselerek HTX (Huobi), Kraken ve BitMEX gibi köklü merkezi borsaların önüne geçti​. Vadeli işlem gelirlerinin kripto borsaları için kritik olduğu düşünüldüğünde, DeFi’daki bu yükseliş merkezi platformlar üzerinde ciddi bir rekabet baskısı oluşturuyor​.

Merkezi borsalar da rekabete kayıtsız değil. Örneğin Mart 2025’te Hyperliquid platformunda JELLY adlı bir token’da yaşanan sıra dışı fiyat hareketi sonrasında, Binance ve OKX gibi büyük borsalar hızla bu token için kendi vadeli işlem piyasalarını açtı. Sektör yorumcuları, bu hamleyi merkezi aktörlerin Hyperliquid’i ciddi bir rakip olarak gördüğünün işareti saydı​. Bir diğer deyişle, merkezi borsalar DeFi’daki gelişmeleri yakından takip ederek popüler enstrümanları bünyelerine katma yoluna gidiyorlar. Yine de Hyperliquid gibi platformların en büyük avantajı, kullanıcı fonlarının gözetimini kullanıcıya bırakması ve işlemlerin şeffaf oluşu. Binance gibi platformlarda kullanıcılar varlıklarını borsa cüzdanlarına yatırmak zorundayken, Hyperliquid’de işlemler kullanıcıya ait cüzdanlar ve akıllı kontratlar üzerinden gerçekleşiyor. Bu temel fark, risk algısını değiştiriyor: Hyperliquid’de yatırımcı, platforma değil protokolün koduna ve matematiksel güvencelere bel bağlamış oluyor.

Öte yandan, performans açısından bakıldığında aradaki fark giderek kapanıyor. Hyperliquid, kendi özel zincirini kullanarak işlem hızları ve düşük gecikme konusunda merkezi borsalara yakın bir deneyim sunuyor​. Platformun arkasındaki ekip, Wall Street ve yüksek frekanslı işlem geçmişine sahip uzmanlardan oluştuğu için, sistem tasarımı profesyonel trader’ların beklentilerini karşılayacak şekilde optimize edilmiş durumda. Bu sayede Hyperliquid, Binance’in hız ve likidite avantajını büyük ölçüde yakalarken, kullanıcıya şeffaflık ve kendi kendine saklama (self-custody) imkânını da veriyor. Sonuç olarak, bazı trader’lar için Hyperliquid, Binance’e bir alternatif olmaktan öte, iki dünyanın en iyi yönlerini sunan bir çözüm haline gelmiş durumda. Örneğin, 2025 Mart ayı verileri Hyperliquid üzerinde kurumsal yatırımcı ilgisinin de arttığını ortaya koyuyor – platformdaki kurumsal işlem hacmi Şubat’tan Mart’a %40 artışla 30 Mart 2025’te günlük 3,2 milyar dolar seviyesine ulaştı​. Bu gelişme, büyük oyuncuların da merkeziyetsiz ortamlarda işlem yapmaya başladığını gösteriyor.

Rakip Protokollerin Güncel Durumu: GMX, Jupiter, Vertex Edge

Zincir üstü perpetual vadeli işlemler pazarında Hyperliquid’in domine edici konumu, diğer protokollerin durumunu da gündeme getiriyor. GMX, Jupiter ve Vertex Edge, Hyperliquid’in başlıca rakipleri olarak anılsa da, son veriler bu platformların Hyperliquid’in gölgesinde kaldığını ortaya koyuyor. İşte bu rakip protokollerin güncel durumuna dair bir bakış ve Hyperliquid karşısındaki konumları:

  • GMX: Arbitrum ağı üzerinde çalışan ve peer-to-pool modeliyle hizmet veren GMX, 2022-2023 döneminde merkeziyetsiz vadeli işlemlerin öncülerinden biri olarak öne çıktı. Kullanıcılara uzun süre Ethereum L2 üzerinde kaldıraçlı işlem deneyimi sunan GMX, belirli bir sadık kullanıcı kitlesine ulaşmıştı. Ancak Hyperliquid’in çıkışıyla birlikte GMX’in piyasa payı görece küçük bir dilime geriledi. Güncel veriler, GMX’in günlük işlem hacminin Hyperliquid’e kıyasla oldukça düşük kaldığını ve toplam onchain perps hacminin sadece tek haneli bir yüzdesini oluşturduğunu gösteriyor. İncelemelere göre GMX, 2025 başı itibarıyla hacim sıralamasında Hyperliquid’in gerisinde yer alıyor ve büyüme ivmesi sınırlı kalmış durumda. Yine de GMX, topluluk merkezli yaklaşımı ve GLP adlı likidite havuzu sistemi ile kendi ekosistemini sürdürmeye devam ediyor. İlerleyen dönemde Arbitrum ve benzeri L2’ların büyümesiyle GMX’in pazar payını koruması ya da niş bir alanda uzmanlaşması beklenebilir.
  • Jupiter: Solana ekosisteminin desteğiyle ortaya çıkan Jupiter, 2024 yılı sonunda hızlı bir çıkış yaparak ikinci büyük zincir üstü perpetual platformu konumuna gelmişti. Solana’nın yüksek işlem hızı ve düşük maliyet avantajını kullanan Jupiter, özellikle meme coin rallileri sırasında önemli hacim çekti. Jupiter, Solana merkezli likiditeyi ve kendi spot DEX’inin kullanıcı tabanını perpetual ürünlere yönlendirmeyi başardı ve pazar payını %8,8 seviyesine kadar çıkardı. Ancak bu hızlı yükseliş sürdürülebilir olamadı; platform bir süre sonra ivme kaybederek Hyperliquid’in çok gerisinde kaldı. 2025 Mart ayı itibarıyla Jupiter, Hyperliquid’in gerisinde ikinci sırada olmasına rağmen aradaki fark oldukça açılmış durumda. Solana ağında yaşanan dalgalanmalar ve Jupiter’in likidite derinliğinin sınırlı kalması, büyümesini zorlaştıran etkenler olarak görülüyor. Yine de Solana ekosistemindeki türev yatırımcılarının ana adresi konumunda olan Jupiter, ileride yeni ürünler veya teşvikler ile pazar payını artırmayı hedefleyebilir.
  • Vertex Edge: Vertex Protocol, Arbitrum üzerinde başlayıp farklı zincirlere genişleyen yenilikçi bir merkeziyetsiz borsa projesi. Vertex Edge ise protokolün zincirler arası likiditeyi senkronize eden çözümü olarak tanımlanıyor​. Vertex, kullanıcılarına merkezi borsa seviyesinde bir deneyim sunmak amacıyla eşzamanlı emir defteri ve kredi protokolünü bir araya getiren hibrit bir yapı kurdu. 2023 ortalarında faaliyete geçen Vertex, kısa sürede belirli bir hacme ulaştı; hatta kendi verilerine göre 2025 başına dek 200 milyar doların üzerinde toplam işlem hacmini geride bıraktı. Ancak bu rakam, Hyperliquid’in tek bir ayda ulaştığı hacimle neredeyse eşit olduğundan, Vertex’in pazar payı halen sınırlı kalıyor. Panewslab analizinde Vertex ve benzeri bazı projelerin 2024 içinde kısa süreli çıkışlar yapsa da uzun vadede kalıcı kullanıcı çekmekte zorlandığı belirtiliyor​. Hyperliquid’in gölgesinde kalmış görünse de, Vertex’in çok zincirli (multi-chain) stratejisi ve kurumsal düzeydeki hızlı işlem altyapısı, gelecekte farklı kullanıcı segmentlerini çekme potansiyeline sahip.

Hyperliquid’in bu rakipler karşısındaki üstünlüğü birkaç temel noktada ortaya çıkıyor: Birincisi, Hyperliquid baştan sona kendi özel zincirini ve altyapısını inşa ederek performans konusunda rakipsiz bir konuma geldi. Emir iletim hızları, işlem kesinliği ve ölçeklenebilirlik anlamında Hyperliquid, rakip protokollerin çoğundan bir adım önde. İkincisi, platformun derin likiditesi ve piyasa yapıcı desteği sayesinde büyük hacimli işlemlerde bile kayda değer bir fiyat sapması (slippage) oluşmuyor. Mart 2025’te Hyperliquid’de BTC/USDT çiftinde alış-satış farklarının ortalama %0,05 gibi çok düşük seviyelerde olduğu raporlanmıştı; bu oran diğer DEX’lerde %0,1 veya üzerinde olabiliyor​. Üçüncü olarak, Hyperliquid ekibinin stratejik hamleleri (topluluk odaklı token dağıtımı gibi) kullanıcı sadakatini artırdı. Örneğin, geçmişte yapılan cömert HYPE token airdrop’u, birçok trader’ı platforma çekerek sadık bir kullanıcı tabanı oluşmasını sağladı​. Bu da rakiplerin kullanıcılarını kendine bağlamasını zorlaştıran bir etken oldu.

Sonuç olarak, GMX, Jupiter ve Vertex gibi protokoller kendi yenilikçi yaklaşımlarıyla varlık gösterse de, Hyperliquid’in pazar hakimiyeti karşısında ikincil konumdalar. Hyperliquid, teknoloji, likidite ve güven unsurlarını bir araya getirerek kullanıcılar nezdinde “tercih edilen platform” haline gelmiş durumda. Yine de rekabet devam ediyor; her bir rakip protokol farklı özelliklerle niş kitlelere hizmet vermeye çalışıyor. Önümüzdeki dönemde, gerek yeni protokollerin ortaya çıkışı gerek mevcut rakiplerin atılımları, zincir üstü perpetual piyasasını daha da zenginleştirebilir. Fakat şu an için liderlik koltuğu tartışmasız biçimde Hyperliquid’in elinde bulunuyor.

Zincir Üstü Türevlerin Yapısal Avantajları ve Yatırımcı Tercihlerine Etkisi

Hyperliquid’in başarı hikâyesi, genel olarak zincir üstü türev ürünlerinin yapısal avantajlarına da ışık tutuyor. Merkeziyetsiz türev protokolleri, geleneksel merkezi borsalara kıyasla kullanıcıya farklı bir değer önerisi sunuyor:

  • Varlıkların Kontrolü ve Güven: Zincir üstü platformlarda kullanıcılar kendi cüzdanlarını bağlayarak işlem yapıyor ve fonları kendi kontrollerinde kalıyor. Bu, herhangi bir merkezi kuruluşun iflası, hacklenmesi veya fonlara el koyması riskini ortadan kaldırıyor. Örneğin, Hyperliquid üzerindeki tüm teminat ve pozisyonlar akıllı kontratlar aracılığıyla tutuluyor ve şeffaflıkla izlenebiliyor. Kullanıcılar açısından bu, “anahtarlar sizdeyse coin’ler sizindir” ilkesinin hayata geçmesi demek. Bu yapısal avantaj, özellikle büyük tutarlarla işlem yapan yatırımcıların risk yönetimi stratejilerinde DeFi protokollerine yer açmasını sağlıyor.
  • Şeffaflık ve Denetlenebilirlik: Tüm işlemler ve pozisyonlar halka açık blokzincirine kaydedildiğinden, piyasa verileri şeffaf bir şekilde takip edilebiliyor. Likidite durumları, açık pozisyon büyüklükleri, fonlama oranları gibi veriler anlık olarak analiz edilebiliyor. Bu saydamlık, gizli kaldıraç oranları veya saklı borçlar nedeniyle meydana gelebilecek sürpriz iflas risklerini azaltıyor. Merkezi borsalarda kullanıcılar, platformun gerçekte ne kadar sağlıklı olduğunu ancak borsa bunu açıkladığı kadar bilebilirken; zincir üstü türevlerde her şey meydanda. Örneğin, Hyperliquid’de belirli bir varlıkta ne kadar açık pozisyon bulunduğu, teminat rezervlerinin büyüklüğü gibi kritik veriler zincir üstünde görülebildiği için yatırımcılar daha bilinçli kararlar alabiliyor.
  • Erişilebilirlik ve İzin Gerektirmemesi: Onchain türev platformlarına internet bağlantısı olan herkes erişebilir. Coğrafi kısıtlamalar, KYC engelleri veya minimum bakiye şartları gibi bariyerler genellikle bulunmaz. Bu da küresel bir kullanıcı havuzunun bu protokollere akmasını kolaylaştırıyor. Özellikle gelişmekte olan ülkelerdeki trader’lar veya regülasyonlar nedeniyle büyük borsaları kullanamayan kesimler için DeFi türevleri cazip bir alternatif. Yatırımcı tercihlerine etkisi bakımından, bu açıklık politikası yeni kullanıcı segmentlerini kripto türev piyasasına kazandırarak toplam pastayı büyütüyor.
  • Kompozisyon ve Yenilikçilik: Zincir üstü türevler, DeFi ekosisteminin diğer bileşenleriyle entegre olma avantajına da sahip. Örneğin, bir kullanıcı zincir üstü bir vadeli işlem pozisyonunu teminat gösterip başka bir protokolde borç alabilir veya getiriyi artırmak için stratejiler oluşturabilir. Bu DeFi Legoları yaklaşımı, merkezi platformlarda mümkün olmayan yaratıcılıkta finansal ürünler ortaya çıkmasına imkân veriyor. Hyperliquid henüz kendi L1 zincirinde faaliyet gösterdiği için diğer protokollerle sınırlı etkileşimi olsa da, uzun vadede EVM uyumluluğu ile ekosisteme daha da entegre olmayı planlıyor. Zincirler arası köprüler ve birlikte çalışabilirlik arttıkça, onchain perpetual platformlar da daha geniş DeFi ekosisteminin bir parçası haline gelecek ve bu da yatırımcılara daha fazla esneklik sunacak.
  • Topluluk Katılımı ve Gelir Paylaşımı: Merkeziyetsiz protokoller, genellikle yönetişim token’ları ve likidite madenciliği gibi mekanizmalar ile kullanıcılarına platform gelirlerinden pay sunuyor. Örneğin, GMX platformunda likidite sağlayanlar (GLP token sahipleri) işlem ücretlerinden pay alabiliyor. Hyperliquid de HLP adında bir piyasa yapıcı havuzuna sahip; bu havuza likidite sunanlar belirli getiriler elde edebiliyor. Böylece kullanıcılar sadece işlem yapmakla kalmayıp, protokolün büyümesinden finansal olarak da faydalanabiliyorlar. Bu yapı, kullanıcı bağlılığını artırdığı gibi yatırımcı tercihlerini DeFi yönüne çeken önemli bir motivasyon oluyor. Merkezi borsalarda ise ücret gelirleri genellikle hissedarlara veya borsa sahiplerine gittiğinden, kullanıcılar bu tür bir gelir paylaşımı fırsatından mahrum kalıyor.

Tüm bu yapısal avantajlar, yatırımcı davranışlarında belirgin bir dönüşüme yol açıyor. Geleneksel olarak güvenilir görülen merkezi borsalara alternatif arayan kullanıcılar, artık portföylerinin bir kısmını Hyperliquid gibi platformlara kaydırıyor. Profesyonel trader’lar, likiditenin ve hacmin oluştuğunu gördükçe stratejilerinin bir bölümünü DeFi protokollerine taşımaya başladı. Hatta bazı büyük fonlar ve kurumsal yatırımcılar bile, risk dağıtımı amacıyla merkeziyetsiz platformlarda hesaplar açıyor ve işlem yapıyorlar​. Bu durum, zincir üstü türev ürünlerinin “niş bir merak” olmaktan çıkıp ana akım kripto piyasasının ayrılmaz bir parçası haline geldiğinin göstergesi.

Özetlemek gerekirse, Hyperliquid’in öncülüğünde yükselen onchain perpetual protokoller, kullanıcılarına hız ve likiditeden ödün vermeden güven ve şeffaflık sunma iddiasındalar. 2024–2025 döneminde gözlemlenen hacim artışları ve pazar payı kaymaları, yatırımcıların bu iddiaya güçlü bir yanıt verdiğini gösteriyor. Merkezi borsaların hakimiyeti tarihsel olarak baskın olsa da, merkeziyetsiz alternatifler artık göz ardı edilemeyecek kadar büyük. Bundan sonraki süreçte, düzenleyici gelişmeler, teknik ilerlemeler ve kullanıcı deneyimindeki iyileştirmeler paralelinde, zincir üstü ve zincir dışı (off-chain) piyasa dengelerinin nasıl şekilleneceğini hep birlikte göreceğiz. Ancak bir gerçek var ki; Hyperliquid gibi protokoller kripto türev piyasasının kurallarını değiştirmeye çoktan başladı.

 
Uyarı: Paylaşılan haberler, veri ve grafikler bilgi amaçlı olup yatırım tavsiyesi ya da danışmanlığı kapsamında değerlendirilemez. Bunun yanı sıra haber ve materyallerin al ya da sat yönünde bir telkinde bulunmak gibi bir işlevi ve misyonu da bulunmamaktadır. Kişilerin kişisel araştırma yapmaları kendi sorumlulukları olup, detaylı araştırmanın yatırım öncesi önemli bir şart olduğunu öneririz.

İçerik ve görseller YZ yardımıyla oluşturulmaktadır.

Ayrıca, kripto paraların doğası gereği yüksek risk barındırdığı göz önünde bulundurularak hareket edilmelidir. Risksiz kazanç hiçbir sektörde olmadığı gibi, kripto paralar özelinde de yoktur.

Leave a Reply