Küresel Stablecoin Regülasyonlarında Son Durum: Ülkelerin Adımları ve Merkez Bankalarının Yaklaşımları

0

Stablecoin’ler için dünya genelinde devreye alınan yeni düzenlemeler ve pilot uygulamalar, merkez bankalarının para politikası endişeleriyle dengelenerek küresel finans mimarisinde stablecoin dostu bir dönüşüm sinyali veriyor.

stable coinler _KB

  • Dünyanın dört bir yanında regülatörler, stablecoin piyasasına yönelik artan önemi göz önünde bulundurarak kapsamlı adımlar atıyor.
  • Merkez bankaları ise stablecoin’lerin para politikası ve finansal istikrar üzerindeki etkilerini tartışırken, stablecoin’lerin geleneksel finans ve ödeme sistemlerine entegre olma potansiyeli de gündemde.
  • Bu haber-analizde, son dönemde stablecoin düzenlemeleri alanında öne çıkan küresel gelişmeleri ve merkez bankalarının bakış açılarını mercek altına alıyoruz.

Güney Kore: Merkez Bankası’nın Stablecoin Hamlesi ve Ödeme Sistemleri Raporu

Güney Kore Merkez Bankası (Bank of Korea, BOK), stablecoin düzenlemeleri konusunda proaktif bir tutum sergiliyor. Banka, stablecoin yasalarının geliştirilmesine aktif katkı sağlayacağını ve bu alandaki yasal çalışmalara dahil olacağını duyurdu​. Bu hamle, stablecoin’lerin ülke finans sistemine potansiyel etkilerine dair BOK’un artan endişelerini yansıtıyor. Nitekim BOK’un 2024 Ödeme ve Mutabakat Sistemleri raporunda, stablecoin’lerin hızla büyüyen etkisine dikkat çekilerek, geniş kabul görmeleri halinde parasal istikrarı bozma riski taşıdıkları vurgulandı​. Özellikle, stablecoin kullanımının yaygınlaşması durumunda merkez bankasının para politikası kontrolünün zayıflayabileceği ve finansal sistemde bankacılık dışı bir para arzı oluşabileceği belirtiliyor​.

BOK, bu riskleri yönetebilmek için stablecoin’lerin ayrı bir yasal çerçevede ele alınması gerektiği görüşünde. Raporda, stablecoin ihraççılarının asgari sermaye yeterliliği ve kaliteli rezerv varlıklar bulundurma zorunluluğu gibi düzenleyici önlemler öneriliyor​. Ayrıca kripto varlık hizmeti sunan işletmelerin merkez bankasına kayıt olması ve düzenli denetime tabi tutulması gerektiği ifade edildi​. Güney Kore Merkez Bankası’nın bu proaktif yaklaşımı, Terra-LUNA çöküşü gibi olayların ardından stablecoin’lere yönelik küresel endişelerin ülke perspektifine yansıması olarak da değerlendirilebilir. Sonuç olarak BOK, yenilikleri tamamen engellemek yerine stablecoin inovasyonunun kontrollü ve güvenli bir şekilde ilerlemesini sağlamaya odaklanmış durumda​.

Güney Kore’de Kripto Düzenlemelerinde İkinci Aşama: Stablecoin Sınıflandırmaları Yolda

Güney Kore, 2023’te yürürlüğe giren Sanal Varlık Kullanıcıları Koruma Yasası ile ilk aşama kripto düzenlemelerini başlatmıştı. Şimdi ise ülke, ikinci aşama düzenlemeler için kolları sıvadı ve bu sefer odağın merkezinde stablecoin’ler yer alıyor. Finansal Hizmetler Komisyonu (FSC), 2025 yılının ikinci yarısına kadar tamamlanması hedeflenen bu ikinci düzenleme paketi kapsamında stablecoin’lere özel hükümler hazırlamaya başladı​. FSC Başkan Yardımcısı Kim So-young, küresel kripto piyasasındaki “iyimserlik ve belirsizliğin bir arada yaşandığı hızlı değişim” ortamına dikkat çekerek, Güney Kore’nin de yatırımcı korumasını güçlendirmek ve belirsizlikleri azaltmak için düzenleyici çabalarını hızlandırdığını belirtti​.

İkinci aşama mevzuat kapsamında stablecoin’lerin yasal tanımı ve sınıflandırılması netleştirilecek. Bu sayede hangi tür stablecoin’lerin hangi düzenleyici kurumun denetimine gireceği ve menkul kıymet mi, ödeme aracı mı yoksa ayrı bir dijital varlık sınıfı mı sayılacağı kanunda tarif edilecek. Hükümet, stablecoin’lerin yanı sıra kripto borsaları ve piyasa yapısına dair kuralları da bu pakete dahil etmeyi planlıyor​. Yerel basına göre FSC, diğer devlet kurumlarıyla birlikte çalışarak 2025 ortasına dek taslağı bitirmeyi ve bu yeni yasayı yıl sonunda meclise sunmayı amaçlıyor​. Güney Kore’nin bu adımı, uluslararası düzenlemelere paralel biçimde stablecoin piyasasına çerçeve çizerek hem yeniliği teşvik etme hem de olası riskleri kontrol altına alma çabasının bir parçası. Özünde, ikinci aşama düzenlemeler stablecoin’leri mercek altına alarak yasal statülerini sağlamlaştıracak ve piyasanın ihtiyaç duyduğu netliği sağlayacak.

ABD: 2025’te Stablecoin Regülasyonlarında İlerleme ve Kongre’de Tasarılar

Amerika Birleşik Devletleri, 2025 itibarıyla stablecoin regülasyonlarında önemli bir ivme yakalamış görünüyor. Kongre’de ilk kez kapsamlı bir stablecoin yasası çıkarılmasına yönelik çift kanatlı bir hareket söz konusu: Hem Senato Bankacılık Komitesi hem de Temsilciler Meclisi Finansal Hizmetler Komitesi, stablecoin’ler için düzenleyici çerçeve oluşturacak tasarıları komisyon düzeyinde onayladılar​. Bu gelişme, stablecoin’lerin yasal statüsünü belirsizlikten kurtarıp “ödeme stablecoin” olarak tanımlanmış özel bir kategori altında federal denetime tabi tutmayı amaçlayan iki ayrı yasa tasarısının ilerlediğini gösteriyor. Söz konusu tasarılar, stablecoin ihraççılarının rezerv standartlarından kullanıcı haklarına kadar pek çok konuyu ele alarak, ABD’de ilk defa stablecoin’ler için ulusal düzeyde bir kural seti oluşturmayı hedefliyor​.

Düzenleyici cephedeki bu olumlu havaya, üst düzey yetkililerden gelen teşvik edici açıklamalar da eşlik ediyor. Özellikle 2025 yılında göreve başlayan yeni yönetim, stablecoin yasasını bir an önce hayata geçirme isteğini dile getirdi. Beyaz Saray danışmanları, Kongre’den 2025 yazına kadar stablecoin mevzuatını geçirmesini beklediklerini açıkladı​. Bu siyasi irade, stablecoin’lerin finansal sistemde düzenlenmiş şekilde yer almasına verilen önemin altını çiziyor.

ABD Merkez Bankası (Fed) kanadında da stablecoin’lere dair nispeten yapıcı bir ton dikkat çekiyor. Fed Guvernörü Christopher Waller, Nisan 2025’te yaptığı bir konuşmada stablecoin’lerin ödeme sistemine fayda sağlayabileceğini belirterek, “Stablecoin’ler iyi düzenlenirse ödemelerde hız, rekabet ve verimlilik getirebilir; ben şahsen stablecoin konusunda iyimserim” ifadelerini kullandı​. Waller’ın “uzun yıllardır stablecoin’lerin ödeme sistemine katkısını savunduğunu” söylemesi, Fed içinde bile stablecoin’lerin tamamen olumsuz görülmediğini ortaya koyuyor​. Bununla birlikte, Fed yetkilileri stablecoin arzının kontrolsüz büyümesi halinde bankacılık sistemine etkileri konusunda temkinli olmayı sürdürüyorlar. Yine de genel tablo, ABD’de 2025 yılında stablecoin’lerin finansal mimariye entegre edilmesi yönünde olumlu bir yaklaşım ve somut adımların öne çıktığını gösteriyor.

Rusya: Sınır Ötesi Ödemelerde Stablecoin Planları ve Dijital Ruble Pilotları

Batı yaptırımlarının ekonomik etkileriyle karşı karşıya kalan Rusya, stablecoin’leri uluslararası ödemelerde kullanma yönünde stratejik bir yaklaşım benimsiyor. Özellikle Tether (USDT) gibi yaygın stablecoin’lere getirilen kısıtlamalar sonrası Moskova yönetimi, yerli ve devlet destekli bir stablecoin geliştirme fikrini gündemine aldı. 2023 yılında Tether’ın, kara para aklama gerekçesiyle yaptırım listesinde olan Rus kripto borsası Garantex’in cüzdanlarını dondurması sonucu yaklaşık 2,5 milyar ruble (30 milyon dolar) değerindeki işlem bloke olmuştu​. Bu olay, Rus şirketlerinin sınır ötesi ticarette USDT’ye ne denli bağımlı olduğunu ve yabancı stablecoin altyapısına bel bağlamanın ülke ekonomisi için risk oluşturduğunu gözler önüne serdi​.

Bunun üzerine Rusya Maliye Bakanlığı, ulusal bir sabit kripto para (stablecoin) projesine destek verdiğini açıkladı. Maliye yetkilileri, geliştirilecek stablecoin’in Amerikan dolarına değil de Çin yuanı ya da Rus rublesi gibi alternatif bir para birimine endekslenebileceğini belirterek, dijital paranın Batı kontrolündeki finansal sistemlere karşı bir tampon işlevi göreceğini vurguladılar. Bu adım, Rusya’nın parasal egemenliğini güçlendirme stratejisinin bir parçası olarak değerlendiriliyor. Nitekim Rusya Merkez Bankası kripto paralara temkinli yaklaşsa da, sınır ötesi işlemlerde dijital varlık kullanımını sınırlı ölçekte de olsa kabul etmiş durumda; halihazırda bazı Rus şirketleri pilot uygulamalar kapsamında uluslararası ödemelerde dijital varlıkları test ediyor​.

Diğer yandan, Rusya kendi merkez bankası dijital parası (CBDC) olan dijital ruble projesini de hızlandırdı. Rusya Merkez Bankası Başkanı Elvira Nabiullina, Kasım 2023’te yaptığı açıklamada dijital ruble pilot programını 2024’te genişletmeyi planladıklarını belirtti ve “teknolojik olarak sistemlerimiz diğer ülkelerin sistemleriyle etkileşime hazır, bazı ülkelerle istişareler yürütüyoruz” diyerek dijital ruble ile uluslararası entegrasyon için görüşmelerin sürdüğünü ifade etti​. Bu kapsamda 2025 yılında dijital rublenin hem ülke içinde yaygın kullanımına geçilmesi hem de dost ülkelerle CBDC altyapılarının karşılıklı uyumunun sağlanması hedefleniyor. Rusya’nın yaklaşımında, bir yandan kendi stablecoin veya dijital tokenini çıkararak dolar hegemonyasını azaltmak, diğer yandan dijital ruble ile merkezi otoritenin kontrolünde bir dijital ödeme ağı kurmak gibi iki yönlü bir strateji göze çarpıyor. Sonuç olarak, Rusya sınır ötesi ödemelerde stablecoin kullanımını jeopolitik bir araç olarak değerlendirirken, dijital ruble ile de bu vizyonu destekleyen kurumsal bir altyapı inşa etmeye çalışıyor.

Diğer Ülkelerde Stablecoin-Dostu Düzenleyici Ortamlar: Hong Kong, Singapur, BAE, İsviçre

Stablecoin’lere ilişkin düzenleyici iyileştirmeler sadece yukarıda bahsedilen ülkelerle sınırlı değil. Küresel finans merkezleri olarak öne çıkan bazı yargı bölgeleri, stablecoin projelerine daha sıcak bir ortam sunan net kurallar ve izin süreçleriyle dikkat çekiyor:

  • Hong Kong: 2023’te “kripto hub’ı” olma hedefini duyuran Hong Kong, stablecoin ihraççılarını denetlemek üzere kapsamlı bir mevzuat taslağını devreye aldı. Aralık 2024’te Hong Kong hükümeti, Stablecoin Yasası Tasarısı’nı ilk kez meclise sundu ve bu tasarı fiat (itibari para) destekli stablecoin ihraççılarının lisanslanması ve gözetimi için ayrıntılı hükümler içeriyor​. Hong Kong Para Otoritesi (HKMA) daha önce yaptığı istişarelerde, yalnızca %100 rezervle desteklenen itibari para endeksli stablecoin’lere izin verileceğini belirtmişti. Yeni yasa da bu doğrultuda, Hong Kong’da faaliyet gösterecek stablecoin’lerin tam teminatlı olmasını ve ihraççı şirketlerin HKMA’dan lisans almasını şart koşuyor​. Bu proaktif düzenleme yaklaşımı, Hong Kong’un stablecoin dostu bir yasal zemin oluşturarak kripto inovasyonunu teşvik etme çabasını yansıtıyor.
  • Singapur: Finans teknolojilerinde öncü ülkelerden Singapur da stablecoin’leri benimseyen ve düzenleyen bir duruş sergiliyor. Singapur Para Otoritesi (MAS), Ağustos 2023’te tekil para birimine endeksli stablecoin’ler (SCS) için nihai düzenleyici çerçeveyi açıkladı. Bu çerçeveye göre, Singapur doları veya G10 ülkelerinin para birimlerine 1:1 sabitlenmiş ve Singapur’da ihraç edilen stablecoin’ler sıkı değerlilik (reserve) ve likidite şartlarına tabi olacak. İhraççılar, ellerindeki stablecoin’lerin değeriyle tam olarak örtüşen yüksek kaliteli rezerv varlıkları bulundurmak, belirli bir asgari özkaynak seviyesini korumak ve kullanıcıların talebi halinde en geç 5 iş günü içinde stablecoin’lerini nominal değerden nakde çevirmek zorunda​. Ayrıca şeffaflık için düzenli denetim raporları ve rezerv durumuna dair kamuya açıklama yükümlülükleri getiriliyor. MAS Başkanı Ravi Menon, stablecoin düzenlemelerine ilişkin vizyonunu “İnovasyona evet, kripto spekülasyonuna hayır” şeklinde özetlerken, iyi düzenlenmiş stablecoin’lerin merkez bankası dijital paraları (CBDC) ve tokenleştirilmiş mevduatlarla birlikte dijital para ekosisteminde faydalı bir rol oynayabileceğini vurguladı​. Bu yaklaşım, Singapur’un stablecoin yeniliklerini tamamen kısıtlamak yerine onları güvenli hale getirip geleneksel finansla yan yana çalışabilir kılma stratejisini gösteriyor.
  • Birleşik Arap Emirlikleri (BAE): Orta Doğu’nun finans merkezi olma yolunda ilerleyen BAE, kripto varlıklar konusunda ilerici düzenlemeler benimsemekte gecikmedi. 2024 ortasında BAE Merkez Bankası, stablecoin ihraçlarını lisanslayıp denetleyecek bir mevzuat planını onayladığını duyurdu​. Özellikle AED (Birleşik Arap Emirlikleri Dirhemi) destekli stablecoin’ler bu çerçeveye dahil edilerek merkez bankasının gözetimine alınacak. Haziran 2024’te duyurulan bu düzenleyici hamle, stablecoin ihraççılarına kimlerin lisans alabileceğinden rezerv gerekliliklerine kadar net kurallar getirmeyi amaçlıyor​.
  • Dubai özelinde ise, Finansal Hizmetler Otoritesi (DFSA) şubat 2025’te Circle şirketinin USD Coin (USDC) ve EURC stablecoin’lerini bölgede faaliyet için onaylayarak ilk lisanslı stablecoin’ler olarak tanıdı​. Bu gelişme, BAE’nin kripto para alanında yeniliklere açık ve düzenleyici belirsizliği minimize eden tutumunu gözler önüne seriyor. BAE’li yetkililer, stablecoin düzenlemelerinin ülkenin finansal altyapı dönüşüm programının bir parçası olduğunu ve küresel rekabette geri kalmamak için Avrupa Birliği, Hong Kong, Singapur gibi yerlerdeki benzer adımlarla eş güdümlü ilerlediklerini ifade ediyorlar​. Sonuç olarak BAE, net düzenlemeler ve lisanslama ile stablecoin inovasyonunu kucaklayarak yatırımcılara ve şirketlere güven veren bir ekosistem oluşturma yolunda önemli mesafe kat etti.
  • İsviçre: Geleneksel finansın kalesi kabul edilen İsviçre, kripto varlıklar ve stablecoin’ler konusunda uzun zamandır öngörülü ve esnek bir düzenleyici ortam sunuyor. İsviçre FinTech hub’ı “Crypto Valley” ile tanınırken, finansal denetim otoritesi FINMA da stablecoin’ler hakkında ayrıntılı kılavuz ilkeler yayınladı. Temmuz 2024’te FINMA, stablecoin ihraççıları ve bu ihraçlara kefil olan bankalar için güncel bir rehber niteliğinde “Stablecoin 06/2024” no’lu bir kılavuz yayımladı​. Bu kılavuza göre, itibari para birimlerine endeksli stablecoin’ler çoğunlukla banka mevduatı sayılmakta ve prensipte bankacılık lisansı gerektirmektedir​. Ancak İsviçre hukuku, bazı istisnai düzenlemelerle bunu esnetebiliyor: Örneğin bir stablecoin ihraççısı, Swiss franc veya başka fiat karşılığındaki yükümlülükleri için bir İsviçre bankasından temerrüt garantisi sağlarsa, bu stablecoin’ler mevduat tanımından muaf tutulabiliyor​. Bu durumda ihraççı, tam bankacılık lisansı yerine sadece Kara Para Aklamayı Önleme (AML) yasasına tabi oluyor ve bir özdüzenleyici kuruluşa üye olması yeterli görülebiliyor​. FINMA’nın bu esnek yaklaşımı, stablecoin ihraççılarının bankalarla iş birliği içinde çalışarak yasal uyum sağlamasına olanak tanıyor. Nitekim İsviçre’de bazı bankalar kendi frank destekli stablecoin’lerini çıkarmış veya blockchain tabanlı ödeme sistemlerine entegre olmuştur. Genel olarak İsviçre, stablecoin’leri mevcut finansal mevzuatın içine akıllıca dâhil ederek, bu yenilikçi araçların düzenlenmiş bir ortamda gelişmesine imkân tanıyan bir ülke konumunda.

Merkez Bankalarının Gözünden Stablecoin’ler: Parasal Politika ve Finansal İstikrar

Stablecoin’lerin yükselişi, dünya genelindeki merkez bankalarını para politikası ve finansal istikrar perspektifinden önemli tartışmalara sevk etti. Pek çok merkez bankası, eğer stablecoin’ler yaygın bir ödeme aracı haline gelirse geleneksel para politikasının etkinliğinin azalabileceği uyarısında bulunuyor​. Örneğin, bir ülkenin vatandaşları günlük işlemlerinde yerel para birimi yerine değerini sabit bir yabancı para birimine ya da varlığa endeksli stablecoin kullanmaya başlarsa, o ülkenin merkez bankası dolaşımdaki para arzını ve dolayısıyla faiz oranlarını etkileyerek ekonomiyi yönlendirme konusunda güçlük çekebilir​. Bank of England veya Avrupa Merkez Bankası (ECB) gibi otoriteler de stablecoin’lerin kontrolsüz büyümesinin para egemenliğini zedeleyebileceği endişesini dile getirdiler. ECB Başkanı Christine Lagarde daha önce, dijital euro projesinin gerekçelerinden birinin “Euro Bölgesi’nde ödeme araçlarının egemenliğini korumak” olduğunu, aksi halde özel sektör stablecoin’lerinin veya yabancı CBDC’lerin bu alanı doldurabileceğini ifade etmişti. Benzer şekilde, Fed Başkanı Jerome Powell da stablecoin’lerin uygun regülasyon olmadan bankacılık sisteminin dışında dolaşımda olmasının finansal istikrar açısından risk taşıdığını vurgulayarak, bu araçların para piyasası fonlarına benzer sıkı denetim ve rezerv kurallarına tabi tutulması gerektiğini savundu.

Merkez bankalarının bir diğer kaygısı da stablecoin’lerin ani güven kayıplarında yaratabileceği kırılganlıklar. Düzenlenmemiş stablecoin’lerde, ihraççının vaat ettiği 1:1 değeri koruyamaması halinde toplu satış (bank run) riski bulunuyor​. Özellikle teminatlandırılmamış veya şeffaf olmayan rezerv yapısına sahip stablecoin’ler, kullanıcıların panikle aynı anda paralarını çekmeye çalışması durumunda çözülme yaşayabilir ve bu da hem kripto piyasalarında hem de bağlantılı oldukları ölçüde geleneksel finans piyasalarında dalgalanma yaratabilir​. Bu nedenle Finansal İstikrar Kurulu (FSB) ve Uluslararası Ödemeler Bankası (BIS) gibi uluslararası kuruluşlar, stablecoin’lerin bankalar ve ödeme sistemleriyle aynı risk standartlarına tabi olmasını tavsiye eden raporlar yayınladılar. Örneğin, Temmuz 2023’te FSB, küresel stablecoin’lere yönelik düzenleyici tavsiyelerini açıklayarak, stablecoin ihraççılarının her an tam itfa taleplerini karşılayacak rezervleri tutmasını ve etkili risk yönetim prosedürlerine sahip olmasını önerdi. Merkez bankaları da bu doğrultuda kendi ülkelerinde stablecoin’leri denetim altına almak istiyor: Bunu yaparken de kimi zaman stablecoin’lerin mevcut ödeme sistemlerine entegrasyonunu kolaylaştırıcı, kimi zamansa kullanımını sınırlayıcı tedbirler gündeme gelebiliyor. Sonuç olarak, merkez bankaları stablecoin’lere ne tamamen karşı çıkıyor ne de kayıtsız kalıyor; bunun yerine dengeli bir yaklaşım peşindeler: Yenilikçi ödeme araçlarının faydalarını değerlendirirken, bir yandan da parasal kontrolü ve finansal istikrarı koruyacak düzenleyici zemin oluşturma çabasındalar​.

Stablecoin’lerin Geleneksel Finansa Etkisi, Ödeme Sistemlerinde Rolü ve CBDC’lerle İlişkisi

Stablecoin’lerin ortaya çıkışı, geleneksel finans sistemi ile yeni dijital finans dünyası arasında bir köprü işlevi görmeye başladı. Önceleri sadece kripto para borsalarında değer saklama veya alım satım kolaylığı için kullanılan stablecoin’ler, artık uluslararası ödemelerden havalelere, kurumsal finans yönetiminden e-ticarete pek çok alanda potansiyel bir ödeme aracı olarak görülüyor. Örneğin, dünya çapındaki kredi kartı devlerinden Visa, sınır ötesi ödemelerde hız ve maliyet avantajı sağlamak amacıyla USD Coin (USDC) stablecoin’ini kendi altyapısında pilot uygulamalarla test ediyor. Visa, 2023’te başlattığı pilot program kapsamında bazı işlemlerin mutabakatını doğrudan blockchain üzerinden USDC ile gerçekleştirdi ve Ethereum yanında Solana gibi yüksek hızlı ağları kullanarak önemli başarı elde etti. Visa’nın kripto departmanı başkanı Cuy Sheffield, USDC ve Solana/Ethereum gibi blokzincir ağlarını kullanarak sınır ötesi ödemelerin hızını artırdıklarını ve müşterilere Visa hazinesinden doğrudan fon gönderip alabilecekleri modern bir seçenek sunduklarını ifade etti​. Bu adım, stablecoin’lerin geleneksel ödeme ağlarına entegre olabileceğine ve dev finansal kuruluşların bile stablecoin altyapısını benimsemeye başladığına işaret ediyor.

Bununla birlikte stablecoin’lerin geleneksel bankacılık üzerindeki etkileri de tartışılıyor. Geniş çapta benimsenen stablecoin’ler, bireylerin ve şirketlerin bankalardaki mevduatlarını kısmen stablecoin cüzdanlarına kaydırmasına yol açabilir. Bu durumda bankalar, fon toplama ve kredi verme gibi temel işlevlerinde rekabetle karşılaşabilirler. Bazı uzmanlar, bankaların bu yeni rekabet ortamına uyum sağlamak için kendi stablecoin’lerini veya tokenleştirilmiş mevduat ürünlerini geliştirebileceğini öngörüyor. Nitekim JPMorgan gibi büyük bankalar, JPM Coin adını verdikleri ve dolar bazlı transferlerde kullanılan dahili stablecoin’lerini halihazırda işletiyor. Bu tür gelişmeler, stablecoin’lerin geleneksel finansal sistemle etkileşiminin çift yönlü olduğunu gösteriyor: Bir yandan stablecoin şirketleri banka benzeri hizmetlere soyunurken, diğer yandan bankalar da stablecoin teknolojisini benimseyerek inovasyona dahil oluyor.

Stablecoin’lerin merkez bankası dijital paraları (CBDC) ile ilişkisi ise son derece ilgi çekici ve geleceği şekillendirecek nitelikte. CBDC’ler, doğrudan merkez bankası tarafından çıkarılan dijital fiat paralar olarak stablecoin’lere kamu otoritesi alternatifi sunuyor. Bazı merkez bankaları, CBDC projelerini stablecoin’lerin yarattığı boşluğu dolduracak bir çözüm olarak görüyor. Örneğin, dijital euro veya dijital dolar gündeme gelirken, bu projelerin gerekçelerinden biri de özel sektör stablecoin’lerine karşı güvenilir ve devlet garantili bir seçenek sunmak şeklinde anlatılıyor. Bu bakış açısına göre, eğer merkez bankaları herkesin kullanabileceği dijital parayı (CBDC) piyasaya sürerse, insanlar Tether veya USDC gibi özel stablecoin’lere ihtiyaç duymadan dijital ödemelerini yapabilir ve böylece parasal egemenlik korunmuş olur.

Öte yandan, Singapur gibi bazı ülkeler ise stablecoin’ler ile CBDC’lerin beraber var olabileceğini düşünüyor. MAS, stablecoin regülasyonunu açıklarken “iyi düzenlenmiş stablecoin’ler, merkez bankası dijital paralarının ve tokenleştirilmiş banka mevduatlarının yanında dijital paranın faydalı bir formu olabilir” diyerek bu vizyonu ortaya koydu. Yani stablecoin’ler, CBDC’lerin bulunmadığı alanlarda inovasyonu sürükleyebilir veya belirli niş kullanım durumlarında (örneğin belli platformlarda ya da akıllı sözleşmelerde otomatik ödemeler gibi) CBDC’lerden daha esnek çözümler sunabilir. Gelecekte olası senaryolardan biri, merkez bankalarının temel perakende işlemler için güvenli CBDC’leri sağladığı, stablecoin ihraççılarının ise daha özelleşmiş hizmetlerde veya sınır ötesi ödemelerde CBDC’lerle interoperabilite (uyumluluk) içinde çalıştığı bir ekosistemdir. Nitekim bazı pilot projelerde (örneğin Fransa ve Singapur merkez bankalarının sınır ötesi CBDC–stablecoin denemelerinde) özel sektöre ait stablecoin platformlarının, farklı ülkelerin CBDC’lerini köprüleyebileceği test ediliyor.

Sonuç olarak stablecoin’ler, geleneksel finans sistemi ve yeni dijital ekonomi arasında köprü kurma potansiyeliyle büyük dikkat çekiyor. Dünyanın farklı köşelerindeki düzenlemeler ve merkez bankalarının yaklaşımları incelendiğinde, net bir resim ortaya çıkıyor: Stablecoin’ler ne bütünüyle yasaklanıp ortadan kalkacak kadar göz ardı ediliyor ne de tamamen başıboş bırakılıyor. Aksine, düzenleyici entegrasyon süreci yaşanıyor. Bu süreçte ülkeler kendi şartlarına uygun modeller geliştirerek stablecoin inovasyonunu teşvik etmeye çalışırken, bir yandan da finansal sistemi korumak için gerekli kural setlerini uygulamaya koyuyorlar. Merkez bankaları, stablecoin’lerin sunduğu verimlilik avantajlarını değerlendirirken, aynı zamanda para politikasını ve finansal istikrarı güvence altına almanın yollarını arıyor. Stablecoin’lerin geleneksel ödeme sistemlerine entegrasyonu da hız kazanmış durumda; Visa gibi kuruluşların adımları bunun en somut örneği. Önümüzdeki birkaç yıl içinde, stablecoin’lerin ve CBDC’lerin birlikte şekillendirdiği hibrit bir dijital para ekosistemi görmemiz muhtemel. Bu ekosistemde, yenilik ile risk yönetimi arasındaki dengeyi kurabilen ülkeler ve kurumlar, dijital finansın geleceğinde söz sahibi olacaklar.

 
Uyarı: Paylaşılan haberler, veri ve grafikler bilgi amaçlı olup yatırım tavsiyesi ya da danışmanlığı kapsamında değerlendirilemez. Bunun yanı sıra haber ve materyallerin al ya da sat yönünde bir telkinde bulunmak gibi bir işlevi ve misyonu da bulunmamaktadır. Kişilerin kişisel araştırma yapmaları kendi sorumlulukları olup, detaylı araştırmanın yatırım öncesi önemli bir şart olduğunu öneririz.

İçerik ve görseller YZ yardımıyla oluşturulmaktadır.

Ayrıca, kripto paraların doğası gereği yüksek risk barındırdığı göz önünde bulundurularak hareket edilmelidir. Risksiz kazanç hiçbir sektörde olmadığı gibi, kripto paralar özelinde de yoktur.

Leave a Reply