Vitalik Buterin’in Ethereum İçin ‘EVM Yerine RISC-V’ Önerisi: Teknik Detaylar ve Geleceğe Etkileri

0

Ethereum kurucu ortağı Vitalik Buterin, ağın geleceğine dair radikal bir fikri tartışmaya açtı. Önerisi, Ethereum’un işlem motoru EVM’yi bırakıp yerine RISC-V mimarisine geçilmesi yönünde.

Ethereum güncellemeleri _KB

  • Ethereum’un kurucu ortağı Buterin, ağın akıllı sözleşme altyapısını kökten değiştirerek EVM yerine RISC-V mimarisine geçmeyi öneriyor; bu sayede özellikle sıfır bilgi ispatlarında 50 kata varan verim artışı ve uzun vadede ölçeklenebilirlikte çarpıcı iyileşmeler hedefleniyor.

Vitalik Buterin’in EVM yerine RISC-V kullanımı önerisinin teknik gerekçeleri

Ethereum’un geliştirici ortaklarından Vitalik Buterin, 20 Nisan 2025’te Ethereum Magicians forumunda EVM yerine RISC-V kullanımına yönelik sıra dışı bir öneri paylaştı. Buterin bu fikri, Ethereum’un işlem (execution) katmanını basitleştirip daha verimli hale getirmek için uzun vadeli bir çözüm olarak sunuyor. Teknik gerekçelerin başında, Ethereum’un gelecekteki ölçeklenebilirlik kısıtlarına dikkat çekmesi geliyor: Günümüzde işlem ücretlerinin düşmesine rağmen ağın verimi, yeni nesil blokzincirlerle rekabet etmekte zorlanıyor. Buterin’e göre sıfır bilgi ispatları (ZK-proof) alanında EVM ciddi bir darboğaz oluşturuyor ve EVM’yi aradan çıkarmak, bu alanda büyük bir sıçrama sağlayabilir.

Buterin, önerisinin arkasındaki motivasyonu üç ana uzun vadeli sınıra dayandırıyor: (1) blokzincir verilerinin erişimi ve depolanmasında kararlılık, (2) blok üretiminin rekabetçi kalması ve (3) ZK-EVM ispat kabiliyetleri. Özellikle ikinci ve üçüncü maddede, EVM’nin yerini RISC-V almasının kilit bir ölçeklenme engelini kaldırabileceğini savunuyor. Buterin, zkEVM sistemlerinde işlemlerin doğrulanması için harcanan hesaplama döngülerinin yaklaşık yarısının doğrudan EVM’nin yürütülmesinden kaynaklandığını belirtiyor. EVM’nin kaldırılmasıyla, bu doğrulama maliyetinin 50 kat azaltılabileceğini ve toplamda 100 kata varan verim artışına ulaşılabileceğini öne sürüyor. Nitekim önerilen değişiklik hayata geçerse, Ethereum’un yürütme katmanında şimdiye dek görülmemiş düzeyde bir performans sıçraması yaşanabileceği vurgulanıyor.

Teknik gerekçeler arasında basitlik de önemli yer tutuyor. Buterin, beam chain projesinin nasıl Ethereum’un konsensüs katmanını sadeleştirmeye yönelik radikal bir adım ise, RISC-V geçişinin de işlem katmanını sadeleştirmek için benzer ölçüde cesur bir adım olduğunu belirtiyor. EVM’nin yıllar içinde karmaşıklaşan yapısı ve birikmiş teknik borcu düşünüldüğünde, RISC-V gibi temiz bir mimariye geçiş, temel protokolü önemli ölçüde hafifletebilir. Buterin, “SELFDESTRUCT gibi ufak bir özelliği bile kaldırmanın ne denli zor olduğuna” dikkat çekerek, mevcut EVM’yi küçük düzeltmelerle basitleştirmenin pratik olmadığını ima ediyor. Bu nedenle köklü bir değişim öneriyor ve “işlem katmanında benzer kazanımları görmek için bu tarz radikal bir değişiklik muhtemelen tek geçerli yol” ifadelerini kullanıyor.

RISC-V nedir, Ethereum için neden önemli olabilir?

RISC-V, açık kaynaklı ve standart bir komut seti mimarisidir (Instruction Set Architecture – ISA). Adını “Reduced Instruction Set Computer – V” kısaltmasından alan RISC-V, sadeleştirilmiş ve modüler bir komut seti sunar. Halihazırda donanım ve yazılım endüstrisinde yaygın olarak kullanılmaktadır ve özgürce geliştirilebilir olması sayesinde geniş bir topluluk desteğine sahiptir. RISC-V’ın esnek ve yalın tasarımı, özel amaçlara yönelik genişletmelere de imkân tanır. Örneğin, kriptografik işlemler için özel talimatlar eklenebilir ya da belirli veri tiplerine yönelik optimizasyonlar yapılabilir. Bu esneklik, blokzincir gibi sürekli evrilen bir alanda önemli bir avantaj olarak görülüyor.

Ethereum açısından RISC-V’ın önemi birkaç yönlüdür. Birincisi, Ethereum’un mevcut sanal makinesi EVM, yalnızca Ethereum ekosistemine özgü bir yığılmış (stack-based) sanal makinedir. Buna karşın RISC-V, global ölçekte tanınan bir donanım mimarisi standardıdır. Ethereum eğer RISC-V’ı benimserse, dünya çapında var olan RISC-V araç zincirlerinden, derleyicilerinden ve muhtemelen donanım hızlandırmalarından faydalanabilir. Böylece Ethereum’un akıllı sözleşme çalıştırma ortamı, ana akım bilişim mimarisiyle uyumlu hale gelir. İkincisi, RISC-V’ın basit ve düzenli komut yapısı, EVM’nin getirdiği doğrulama yükünü ciddi oranda hafifletebilir. Zira şu anda ZK-EVM sistemleri, EVM’nin her adımını ispatlamak için ek karmaşıklık taşıyor; oysa RISC-V’ın düzenli yapısı, ispat devrelerinin daha verimli tasarlanmasını sağlayabilir.

Ayrıca RISC-V, Ethereum geliştiricilerine daha geniş bir programlama dili yelpazesi sunabilir. Buterin’in belirttiğine göre, böyle bir dünyada akıllı sözleşmeler Rust gibi sistem dilleriyle yazılabilir hale gelir; ancak pratikte geliştiricilerin büyük çoğunluğu Solidity veya Vyper kullanmaya devam edebilecek, zira bu dillerin derleyicileri RISC-V için arka uç desteği kazanacaktır. Yani geliştirici deneyimi büyük ölçüde aynı kalırken, altında yatan sanal makine değişmiş olacak. RISC-V’ın getireceği bu esneklik ve performans bileşimi, Ethereum’u uzun vadede yeni kullanım alanlarına (örneğin gelişmiş sıfır bilgi uygulamaları veya zincirler arası birlikte çalışabilirlik) hazırlayabilir. Buterin, RISC-V mimarisine geçişin “Ethereum’un işlem katmanını geleceğin kullanım alanlarına hazırlamak için tek gerçekçi yol” olabileceğini belirterek bu noktayı vurguluyor.

EVM’nin mevcut sınırları ve RISC-V’in potansiyel avantajları

Ethereum Virtual Machine (EVM), Ethereum’un başlangıcından bu yana akıllı sözleşmelerin yürütüldüğü temel ortam oldu. Ancak EVM’nin tasarımında zamanla belirgin hale gelen bazı sınırlamalar bulunuyor. Öncelikle, EVM yığın tabanlı bir sanal makine olduğundan, her bir işlem adımını stack üzerinde gerçekleştiriyor. Modern donanımlar ise kayıt tabanlı (register-based) mimarilerde daha verimli çalışıyor. Bu uyumsuzluk, EVM’nin doğrudan donanım üzerinde veya ispat devrelerinde verimli simüle edilmesini zorlaştırıyor. İkinci olarak, EVM’nin belirli tasarım kararları (örneğin 256 bit tamsayılar kullanması, gas hesaplama modelleri, bellek yönetimi gibi) sıfır bilgi ispatlarında ve genel optimizasyonda ek yük oluşturuyor. EVM’yi kanıtlamak için geliştirilen zkEVM sistemlerinde, EVM’nin her bir opcode’u için devasa sayıda mantıksal kapı ve hesaplama döngüsü harcanıyor. Bu da Ethereum’un L1’deki işlem doğrulama kapasitesini uzun vadede sınırlayan bir etken.

RISC-V’e geçiş, bu sınırlamaları aşma potansiyeline sahip. Potansiyel avantajları şöyle özetlenebilir:

  • Daha yüksek performans ve verim: RISC-V’in kayıt tabanlı 64-bit mimarisi, EVM’nin yığın tabanlı yapısına kıyasla daha hızlı aritmetik işlemler ve daha az komut overhead’i sağlar. Örneğin Polkadot tarafından geliştirilen PolkaVM, RISC-V temelli mimarisi sayesinde Ethereum’un EVM’sine göre belirgin performans kazanımları elde etmiştir; modern donanımlarla daha uyumlu olduğu ve akıllı sözleşme yürütmede darboğazları azalttığı raporlanmıştır. Buterin de RISC-V’in Ethereum ağında kullanımının, özellikle ZK ortamlarında 100 kata kadar iyileşme getirebileceğini ifade ediyor.
  • Sıfır bilgi ispatlarında etkinlik: EVM’yi ispatlamak, mevcut zkRollup sistemlerinde en büyük maliyet kalemlerinden biri. Succinct gibi zkEVM çözümlerinde, blok yürütme kısmının toplam ispat döngülerinin yaklaşık yarısını oluşturduğu ölçülmüş durumda. RISC-V, halihazırda birçok zk-prover sisteminin (örneğin zkSync, StarkWare projelerinin bazıları) temelinde yatan bir mimari. Ethereum’un doğrudan RISC-V kullanması, zkEVM yerine doğrudan zk-RISC-V yoluyla ispat yapmayı mümkün kılacak. Böylece Ethereum işlemlerinin doğrulanması için gereken tanık (witness) verisinin boyutu ve hesaplama gereksinimi dramatik biçimde azalabilir. Sonuç olarak, hem L1’de hem L2’de işlem başına maliyetler düşebilir ve işlem kapasitesi artabilir.
  • İşlem maliyetlerinde düşüş: Daha verimli bir sanal makine, belirli bir gas limitine sığdırılabilecek işlem miktarını artırabilir. Eğer RISC-V sayesinde aynı hesaplama daha az gas tüketirse, kullanıcılar için işlemler ucuzlayacaktır. Nitekim Ethereum’da 2025 itibarıyla işlem ücretleri L2 kullanımının yaygınlaşmasıyla düşme eğiliminde olsa da, uzun vadede L1 üzerindeki karmaşık akıllı sözleşmelerin çalıştırılma maliyetini düşürmek önemini koruyor. RISC-V tabanlı bir Ethereum, gas modelini de yeni baştan ele alarak daha adil ve gerçekçi ücretlendirme yapabilir. Örneğin PolkaVM’de uygulanan çok boyutlu gas ölçümü (hesaplama zamanı, depolama, ispat boyutu gibi kaynakları ayrı ayrı ölçme) gibi yaklaşımlar Ethereum’a da entegre edilebilir.
  • Basitleştirilmiş protokol ve bakım: EVM’nin yıllar içinde biriken karmaşıklığı, Ethereum istemci yazılımlarının bakımını zorlaştırıyor. RISC-V ise dış dünyada da iyi belgelenmiş ve anlaşılmış bir standart olduğundan, Ethereum protokol tanımını daha küçük ve anlaşılır hale getirebilir. Bu durum, yeni istemci uygulamaları yazmayı kolaylaştırabilir ve olası protokol hatalarını azaltabilir. Vitalik Buterin, ideal bir blokzincir temel katmanının 10 bin satırdan daha az kodla tanımlanabilmesi gerektiğini belirtiyor; EVM’nin korunarak bunu başarmanın zor olduğunu, RISC-V’e geçişle ise işlem katmanı tanımının ciddi şekilde sadeleşebileceğini ima ediyor.

Elbette RISC-V’e geçişin teknik avantajları kadar bazı zorlukları da gündemde. Örneğin, EVM’nin 256-bit tamsayı işlemleri RISC-V’de birden fazla 64-bit talimata bölünmek zorunda kalacak ve mevcut donanımların sağladığı AVX2 gibi 256-bit vektörel hızlandırmalardan doğrudan faydalanmak mümkün olmayabilir. Bu durum, belirli yoğun hesaplama yapan akıllı sözleşmeler için başlangıçta bir performans cezası getirebilir. Ancak buna karşılık, RISC-V’in açık yapısı sayesinde Ethereum’a özel 256-bit işlem talimatları eklemek veya JIT derleyicilerle bu sorunları aşmak mümkün olabilir. Topluluk, bu tür teknik detayların zamanla optimizasyonlarla çözülebileceğini öngörüyor.

RISC-V tabanlı diğer blockchain projeleri: Polkadot ve PolkaVM örnekleri

Buterin’in “EVM yerine RISC-V” fikri, sektörde tamamen yeni bir yaklaşım değil. Daha önce RISC-V tabanlı sanal makine kullanan blokzincir projeleri ortaya çıktı ve bunlar Ethereum ekosistemine de ilham veriyor. Öne çıkan örneklerden biri Polkadot ağı ve onun geliştirdiği PolkaVM projesi. Polkadot, farklı parachain’ler üzerinden çok zincirli (multi-chain) bir ekosistem sunarken, Ethereum uyumlu akıllı sözleşmeler çalıştırmak için PolkaVM adında özel bir VM geliştirdi. PolkaVM, baştan sona RISC-V mimarisi üzerine kurulmuş bir akıllı sözleşme sanal makinesidir. Hatta bu VM, Solidity dilini desteklemek için Ethereum’un derleyici ara dili olan Yul’u RISC-V’e çeviren Revive adlı bir araç kullanıyor. Bu sayede Polkadot ekosisteminde Solidity ile akıllı sözleşme geliştirmek mümkün hale gelirken, altında EVM yerine RISC-V tabanlı bir altyapı çalışıyor. PolkaVM’nin getirdiği performans kazanımları, Polkadot geliştiricilerinin paylaştığı erken dönem testlerde oldukça umut verici sonuçlar ortaya koydu. Bu yaklaşım, Ethereum’un da benzer bir yola girmesi halinde neler başarılabileceğine dair somut bir örnek teşkil ediyor.

Bir diğer dikkat çekici örnek Nervos Network’ün CKB (Common Knowledge Base) adı verilen blokzinciridir. Nervos CKB, başlangıçtan itibaren akıllı sözleşme çalıştırma ortamı olarak RISC-V tabanlı bir VM tercih etti. Bu VM, geliştiricilerin çeşitli dillerde (C, Rust vb.) yazdığı akıllı sözleşmeleri RISC-V komutlarına derleyerek çalıştırıyor. Nervos’un bu seçimi, esneklik ve güvenlik açısından olumlu bir deneyim sağladı; zira RISC-V sayesinde formel doğrulama araçlarını kullanmak veya donanım tabanlı hızlandırıcılarla entegre olmak kolaylaşıyor. Ethereum geliştiricileri de Nervos gibi örnekleri yakından takip ederek, RISC-V’in gerçek dünya koşullarında nasıl performans gösterdiğine dair içgörüler ediniyor.

Polkadot ve Nervos dışında, Cardano ekosistemi de RISC-V ile ilgili önemli bir adım atmış durumda. Cardano’nun kurucusu Charles Hoskinson, Ethereum’daki tartışmaya değinerek kendi projelerinde de RISC-V kullandıklarını belirtti: Cardano, Bitcoin ile etkileşimi sağlamak ve zk-proof’ları verimli hale getirmek için BitVMX adında RISC-V tabanlı bir sanal CPU emülatörü geliştiriyor. Bu sayede Cardano’nun Plutus ve Aiken gibi akıllı sözleşme dilleri, gerektiğinde Bitcoin üzerinde de çalışabilecek kodlara derleniyor ve RISC-V üzerinden her iki zincirde de çalışabilir hale geliyor. Hoskinson, Vitalik’in önerisine “Mantıklı, biz de BitVMX ile RISC-V kullanıyoruz. Gelecek bu.” diyerek destek verdi. Bu durum, sektörde farklı projelerin RISC-V etrafında ortak bir vizyon geliştirmeye başladığını gösteriyor. Ethereum gibi en büyük ekosistemin de bu trende katılması, blokzincir alanında RISC-V’in fiili standartlardan biri haline gelebileceğinin işareti.

Eski EVM sözleşmeleri ile yeni RISC-V sözleşmeleri arasında uyumluluk planı

Böylesine radikal bir değişim önerisi karşısında, en büyük endişelerden biri geriye dönük uyumluluk. Ethereum üzerinde halihazırda çalışan yüzbinlerce akıllı sözleşme var ve bu sözleşmeler milyarlarca dolarlık varlığı kontrol ediyor. Buterin, önerisinin mevcut sözleşmeleri geçersiz kılmayacağını özellikle vurguluyor. Eski tip EVM akıllı sözleşmeleri, yeni RISC-V tabanlı sözleşmelerle iki yönlü olarak uyumlu biçimde çalışmaya devam edebilecek. Yani Ethereum, bir geçiş sürecine girerse, kullanıcılar ve geliştiriciler eski kontratların sorunsuz biçimde çalıştığından emin olabilecekler.

Buterin, EVM-RISC-V entegrasyonu için üç olası yol haritası sunuyor:

  • Çift VM desteği: En az riskli yöntem, Ethereum protokolünün hem EVM’yi hem de RISC-V VM’yi birlikte desteklemesi. Bu senaryoda, yeni akıllı sözleşmeler isterlerse RISC-V üzerinde yazılacak, fakat EVM’de yazılmış eski sözleşmeler de olduğu gibi çalışabilecek. İki tür sözleşme de ortak hesap ve depolama modelini kullanacağından, birbirlerini çağırabilecek ve etkileşim kurabilecekler. Örneğin bir RISC-V sözleşmesi, bir EVM sözleşmesini çağırdığında, EVM sözleşmesi bunu normal bir CALL olarak algılayacak; tersi durumda ise RISC-V tarafı özel bir sistem çağrısı (syscall) ile EVM kodunu çalıştıracak. Bu yöntem, geliştiricilere hangi VM’yi kullanacaklarını seçme özgürlüğü tanırken, ağ seviyesinde uyumluluğu koruyor.
  • EVM uygulayıcı (interpretör) sözleşmesi: Daha radikal bir yaklaşım, mevcut tüm EVM sözleşmelerini birer kabuk (wrapper) haline getirip, içerideki mantığı RISC-V üzerinde çalışan bir EVM yorumlayıcısına devretmek. Yani protokol seviyesinde her EVM kontrat kodu, RISC-V ile yazılmış özel bir kontrata emanet edilecek. Bu özel kontrat (EVM interpretörü), gelen çağrıları alıp ilgili EVM bytecode’unu RISC-V ortamında çalıştıracak ve sonucu geri döndürecek. Dışarıdan bakan kullanıcı veya sözleşmeler için her şey normal görünse de aslında perde arkasında EVM kodunu yürüten şey RISC-V olacak. Bu yöntem protokolü biraz karmaşıklaştırsa da, uzun vadede tüm sözleşmelerin tek tip bir mimaride (RISC-V) yürütülmesini sağlayabilir.
  • Protokole gömülü yorumlayıcılar: İkinci yöntemin bir varyasyonu olarak, Ethereum protokolüne “sanal makine yorumlayıcıları” kavramı eklenebilir. Bu sayede ağ, farklı sanal makineleri yorumlayabilen gömülü kodlara sahip olur. İlk etapta EVM için bir yorumlayıcı (RISC-V ile yazılmış) protokole eklenir. Gelecekte ihtiyaç duyulursa başka sanal makineler için de (örneğin Move dili için) yorumlayıcılar eklenebilir. Bu yaklaşım, işlem katmanını oldukça modüler hale getirir ve ağın farklı akıllı sözleşme dillerine açılabilmesini sağlar. Buterin’e göre bu yöntem, Ethereum’un işlem katmanı tanımını önemli ölçüde basitleştirebilir; zira tüm karmaşık mantık, protokole gömülü yorumlayıcının içinde izole edilmiş olur.

Her üç yaklaşım da eski ve yeni sözleşmelerin bir arada çalışabilmesini amaçlıyor. İlk yöntem geçiş sürecinde en güvenlisi olsa da, uzun vadede Ethereum’un iki paralel VM’yi desteklemesi ek bakım maliyeti getirebilir. İkinci ve üçüncü yöntemler protokolde tek tip (RISC-V) yürütmeye odaklanırken, başlangıçta daha karmaşık görünüyor. Önemli olan, hangi yöntem seçilirse seçilsin Ethereum’un mevcut akıllı sözleşme ekosisteminin korunması ve kullanıcıların kesintisiz deneyim yaşaması. Toplulukta yaygın görüş, böyle bir değişim yıllara yayılacağı için hem EVM hem RISC-V uygulamasının uzun süre yan yana bulunabileceği yönünde. Geliştiriciler, eski sözleşmelerin değiştirilmesini veya yeniden dağıtılmasını gerektirmeyecek çözümlerin peşindeler. Buterin de “eski tip EVM kontratları, yeni RISC-V kontratları ile tamamen iki yönlü uyumlu çalışacak” diyerek bu endişeyi gidermeye çalışıyor.

Ethereum’un yaklaşan “Pectra” güncellemesi ve bu vizyonla ilişkisi

Ethereum ağının yakın dönem yol haritasında, Pectra kod adlı bir protokol güncellemesi bulunuyor. Pectra güncellemesi, “Prague” ve “Electra” isimli geliştirmelerin birleştirilmesiyle adlandırılmış ve 7 Mayıs 2025 tarihinde mainnet’te devreye alınması planlanmış durumda. Bu güncelleme, Ethereum için büyük ölçüde optimizasyonlar ve iyileştirmeler içeriyor. Örneğin EIP-4844 ile başlatılan blob veri tipi kullanımının artırılması (daha yüksek veri bant genişliği sayesinde rollup’ların daha ucuz işlemler sunabilmesi), doğrulayıcıların etkin bakiyesinin artırılması (stake ödüllerini optimize etmek için) ve hesap nesnelliği (account abstraction) gibi konular Pectra’nın odağında. Pectra, Ethereum’un mevcut mimarisini kökten değiştirmek yerine, onu daha verimli ve güvenli hale getirmeyi amaçlayan bir dizi iyileştirmeyi temsil ediyor. Bu yönüyle, önceki büyük güncellemeler (örneğin The Merge veya Shanghai/Capella) kadar kullanıcı tarafından “fark edilir” değişiklikler getirmeyebilir; daha çok altyapısal bir olgunlaşma adımı olarak görülebilir.

Vitalik Buterin’in EVM yerine RISC-V vizyonu ise Pectra’nın ötesine uzanan, çok daha uzun vadeli bir dönüşümü ifade ediyor. Pectra ile Ethereum, var olan EVM ve PoS tabanlı mimarisi içinde kalırken, bazı kısıtlarını hafifletecek adımlar atıyor. Ancak Buterin’in önerdiği RISC-V hamlesi, doğrudan Ethereum’un kalbindeki sanal makineyi değiştirmeye yönelik. Bu nedenle, Pectra gibi optimizasyon odaklı güncellemeler ne kadar önemli olsa da, Buterin’e göre yeterli değil. Nitekim o, Pectra ile gelecek iyileştirmelerin Ethereum’u kısa vadede rahatlatsa bile, yüksek performanslı zincirlerle rekabet için daha radikal adımlar gerekeceğini ima ediyor. Öneri zamanlamasının, ağ üzerindeki kullanım düşüşü ve işlem ücretlerinin tarihi düşük seviyelere gerilediği bir döneme denk gelmesi de manidar. L1 faaliyetinin azalması ve kullanıcıların L2’lere kayması, Ethereum’un temel katman verimliliğini artırma ihtiyacını gündeme getirdi.

Buterin’in vizyonu ile Pectra arasında bir bağ da, Ethereum yol haritasının bütünlüğü açısından kurulabilir. Ethereum çekirdek geliştiricileri, her güncellemede belirli bir denge güdüyor: Bir yandan ağı iyileştirirken diğer yandan istikrarı bozacak aşırı değişimlerden kaçınmak. Pectra bu dengenin korunduğu bir adım. RISC-V önerisi ise bu dengeyi ileriye taşıyarak, olası bir Ethereum “3.0” tartışmasının fitilini ateşliyor. Henüz resmi bir plan olmasa da, Pectra sonrasında gelecek güncellemelerde (örneğin toplulukta adı geçen “Fusaka” vb.), işlem katmanına dair daha büyük fikirlerin değerlendirilebileceği konuşuluyor. RISC-V geçişi şu an Pectra’nın kapsamı dışında ve muhtemelen yıllar alabilecek bir hedef, ancak vizyoner bir tartışma olarak şimdiden geliştirici topluluğunun ufkunu genişletmiş durumda. Kısacası Pectra, Ethereum’un var olan yapısını cilalarken; RISC-V önerisi, gelecekte bambaşka bir Ethereum tasavvurunun kapısını aralıyor.

Geliştirici topluluğu ve analistlerin bu öneriye tepkileri

Vitalik Buterin’in “EVM yerine RISC-V” önerisi, Ethereum topluluğunda ve daha geniş blokzincir dünyasında yoğun tartışmalara yol açtı. Geliştirici topluluğu, öneriyi teknik mercekten inceleyerek hem heyecan verici buldukları yönleri hem de potansiyel zorlukları dile getiriyor. Ethereum Magicians forumundaki tartışmada bazı geliştiriciler, RISC-V’in getireceği sadelik ve zkEVM’lerdeki dev kazanımlar karşısında umutlu olduklarını belirtti. Öte yandan, EVM’den RISC-V’e geçişte donanımsal optimizasyonların kaybı gibi konular gündeme geldi. Örneğin bir yorumda, EVM’nin kullandığı 256-bit işlemlerin RISC-V’de 64-bit parçalara bölünmesinin “örüntü tanıma ve yeniden birleştirme açısından aşırı zor bir problem” olabileceği uyarısı yapıldı. Bu, geliştirilmiş EVM uygulamalarında kullanılan SIMD vektör optimizasyonlarının RISC-V’e doğrudan taşınamayabileceği anlamına geliyor. Dolayısıyla bazı mühendisler, RISC-V’e geçişte performansın kağıt üzerindeki kadar artmayabileceğini, en azından ciddi derleyici iyileştirmeleri gerekeceğini savunuyor.

Analistler ve sektördeki diğer önde gelen isimler de konuyu yakından takip ediyor. Özellikle rakip platform kurucularının tepkileri dikkat çekici. Cardano’nun kurucusu Charles Hoskinson, Twitter üzerinden yaptığı kısa bir yorumla Buterin’in önerisine desteğini gösterdi: “Mantıklı, biz de RISC-V kullanıyoruz. Bu işin geleceği bu.”. Hoskinson’ın bu sözleri, bir yandan Cardano’nun kendi teknolojik yol haritasında RISC-V tabanlı BitVMX gibi projelere yatırım yaptığını hatırlatırken, diğer yandan Ethereum’un da benzer yöne eğilmesini onaylar nitelikte. Farklı ekosistemlerin önde gelen protokol mimarlarının bu şekilde ortak bir paydada buluşması, sektörde RISC-V’e yönelik artan bir ilgiyi ortaya koyuyor. Nitekim Hoskinson’ın “gelecek” vurgusu, yalnızca Cardano’nun değil genel anlamda blokzincir teknolojisinin ölçeklenebilirlik trendinin RISC-V gibi standartlara yönelebileceğini işaret ediyor.

Ethereum çekirdek geliştiricileri cephesinde ise temkinli bir iyimserlik söz konusu. Bir yandan herkes, zk-rollup döneminde EVM’nin ispat zorluğunun farkında ve çözüm arayışında. Diğer yandan Ethereum’un yol haritasında bugüne dek geriye dönük uyumluluğu kıran değişimlerden kaçınıldığı biliniyor. Geçmişte Ethereum 2.0 sürecinde EVM’yi eWASM (WebAssembly) ile değiştirme planları tartışılmış ancak sonunda iptal edilmişti. Bu deneyim, radikal VM değişikliklerinin hayata geçirilmesinin ne denli zor olduğunu gösteriyor. Analistler, Buterin’in önerisinin doğru olsa bile Ethereum’un bunu uygulamak için oldukça ihtiyatlı ve yavaş davranacağını düşünüyor. Hatta bazıları, bu fikrin uzun vadede gerçekleşebilmesi için belki de Ethereum’un “Execution Layer 2.0” gibi ayrı bir paralel zincirde test edilmesi gerekeceğini öne sürüyor. Geliştirici ve araştırmacılar, önümüzdeki dönemde konunun Ethereum Foundation araştırma departmanı ve akademik çevreler tarafından derinlemesine ele alınacağını, ancak uygulanabilirliğinin detaylı bir değerlendirmeye tabi olacağını belirtiyor.

Toplulukta genel kanı, Vitalik’in çıkışının ufuk açıcı olduğu yönünde. Öneri, Ethereum’un mevcut başarılarına rağmen rehavete kapılmadığını, aksine geleceğin teknoloji yarışına hazırlanmak için en temel yapı taşlarını bile yeniden gözden geçirmeye istekli olduğunu gösterdi. Bir analistin ifadesiyle, “Ethereum devasa bir gemi ve yönünü çevirmek zor; ama bu öneriyle rotanın uzun vadede nereye kırılabileceğini görüyoruz” şeklinde yorumlar yapıldı. Kimi yorumcular ise Ethereum’un rakiplerine (örneğin Solana, Sui gibi yüksek throughput’lu zincirlere) cevaben böyle bir tartışmayı açmasının stratejik olarak önemli olduğunu vurguluyor. Zira bu sayede yatırımcı güveni tazelenecek ve Ethereum’un teknik gelişim açısından öncü kalmaya devam edeceği mesajı veriliyor. Öte yandan, kısa vadede elbette EVM yerinde duracak ve mevcut geliştirmeler (örneğin Pectra) odak noktası olacak. Bu dengeyi güzel özetleyen bir yorumda, “Ethereum çekirdek geliştiricileri tutucudur, belki bu fikri hemen benimsemezler; ama artık Pandoranın kutusu açıldı, EVM’nin ebedi olmadığı fikri resmileşti” denildi. Bu sözler, topluluk içindeki temkinli fakat yenilikçi bakış açısını yansıtıyor.

Ethereum’un uzun vadeli teknik ölçeklenebilirlik yol haritası bağlamında bu fikrin önemi

Buterin’in RISC-V önerisini, Ethereum’un geniş ölçekli yol haritasında bir yere oturtmak gerekirse, bunun uzun vadeli ölçeklenebilirlik ve protokol sadeleştirmesi hedefine yönelik cesur bir adım olduğunu söyleyebiliriz. Ethereum, ölçeklenebilirliğini artırmak için bugüne dek katman-2 (rollup’lar), parçalama (sharding, danksharding planları) ve veri erişimi (data availability sampling) gibi alanlarda çalışmalar yürüttü. Kısa ve orta vadede bu stratejilerle ağın kapasitesini büyütmek planlanıyor. Ancak Vitalik Buterin’in de işaret ettiği gibi, bu çalışmalar meyvelerini verdikten sonra bile geriye çekirdek protokolün kendi verim sınırları kalacak. İşte EVM’nin RISC-V ile değiştirilmesi fikri, tam bu en son sınırın aşılması için ortaya atıldı. Bu anlamda, Ethereum’un uzun vadeli yol haritasında belki de şimdiye kadarki en köklü mimari değişikliklerden birini temsil ediyor. Eğer gerçekleşirse, Ethereum ağının yürütme katmanı temelden yenilenmiş olacak ki bu, Ethereum’un Proof of Stake’e geçişi kadar büyük bir dönüm noktası sayılabilir.

Bu fikrin önemi, yalnızca teknik kazanımları değil, aynı zamanda Ethereum’un gelecekteki rekabet pozisyonunu da etkilemesinde yatıyor. Yüksek performanslı L1 zincirler (Solana, Aptos, Sui vb.), akıllı sözleşme platformu yarışında Ethereum’u belirli açılardan zorluyor. Ethereum’un güçlü yanları (merkeziyetsizlik, güvenlik, ekosistem zenginliği) devam etse de, işlem hızı ve maliyeti konusunda rakipler yenilikçi çözümlerle öne çıkıyor. Ethereum’un RISC-V gibi alışılagelmişin dışında bir hamleyi tartışmaya açması, inovasyon liderliği iddiasını sürdürme çabası olarak değerlendirilebilir. Ayrıca bu hamle, Ethereum’un tasarım felsefesinde de bir esneklik göstergesi: Şu ana dek geri dönülmez bir şekilde EVM’ye bağlı kalınmadığını ve gerekli görülürse topluluğun en temel yapı taşlarını bile değiştirebileceğini gösteriyor. Böyle bir esneklik, gelecekte ortaya çıkabilecek beklenmedik teknolojik fırsatlara (örneğin donanım hızlandırıcılar, yeni kriptografik algoritmalar) uyum sağlama kapasitesini de artırır.

Ethereum’un ölçeklenebilirlik yol haritasına baktığımızda, modülerlik ve basitlik hedeflerinin giderek önem kazandığını görüyoruz. Örneğin “Stateless Ethereum” çabaları, protokolü daha modüler hale getirmeye çalışıyor; “Verkle Trees” ve “EIP-4444” gibi öneriler, durumu (state) yönetmeyi kolaylaştırmayı hedefliyor. Buterin’in RISC-V önerisi de tam bu trende uyuyor: İşlem katmanını modülerleştirerek (farklı VM seçeneklerine açık hale getirerek) ve sadeleştirerek, Ethereum’un çekirdeğini uzun vadede sürdürülebilir kılmayı amaçlıyor. Eğer Ethereum bir gün RISC-V’i benimserse, protokol tanımı çok daha küçük, anlaşılır ve formel olarak doğrulanabilir hale gelebilir. Bu da yeni istemci implementasyonlarının yazılmasını kolaylaştırıp, istemci çeşitliliğini artırabilir. Son kullanıcılar için belki fark edilir bir değişiklik olmayacak, ancak ağın altyapısı daha dayanıklı ve ölçeklenebilir bir temele kavuşacak.

Elbette, böylesi büyük bir değişikliğin hayata geçmesi yıllar alabilir ve topluluk konsensüsü gerektirir. Şu an için RISC-V entegrasyonu bir araştırma önerisi düzeyinde. Ancak bu fikrin tartışmaya açılması bile Ethereum ekosistemi için önemli bir kilometre taşıdır. Geliştiriciler ve akademisyenler, RISC-V’in artılarını ve eksilerini somut verilerle ortaya koydukça, karar alma süreci şekillenecek. Belki de ilk adım, deneysel testnet’ler kurarak EVM vs RISC-V performansını ve uyumluluğunu kıyaslamak olacaktır. Uzun vadede Ethereum, yol haritasındaki hedeflerine (The Surge, The Scourge, The Verge vb. evreler) ulaşırken, Buterin’in bu vizyonu da masada kalmaya devam edecek. Özetle, “EVM yerine RISC-V” fikri Ethereum’un uzun vadeli ölçeklenebilirlik planlarında ufukta beliren cesur bir bayrak gibi duruyor: Henüz varılmamış ama varılması durumunda manzarayı tamamen değiştirecek bir hedef. Ethereum topluluğu, bu hedefe temkinli adımlarla yaklaşırken, blokzincir teknolojisinin sınırlarını zorlamaya da devam edecek gibi görünüyor.

 
Uyarı: Paylaşılan haberler, veri ve grafikler bilgi amaçlı olup yatırım tavsiyesi ya da danışmanlığı kapsamında değerlendirilemez. Bunun yanı sıra haber ve materyallerin al ya da sat yönünde bir telkinde bulunmak gibi bir işlevi ve misyonu da bulunmamaktadır. Kişilerin kişisel araştırma yapmaları kendi sorumlulukları olup, detaylı araştırmanın yatırım öncesi önemli bir şart olduğunu öneririz.

İçerik ve görseller YZ yardımıyla oluşturulmaktadır.

Ayrıca, kripto paraların doğası gereği yüksek risk barındırdığı göz önünde bulundurularak hareket edilmelidir. Risksiz kazanç hiçbir sektörde olmadığı gibi, kripto paralar özelinde de yoktur.

Leave a Reply